Monday, April 11, 2016

Can ARKADAŞ’ım


“Necm Suresi 53-2 : Ki Arkadaşınız ne saptı ne de azdı.”
Allah’ın seni almasından bu yana yaklaşık 14 yüzyıl geçti. Senin, ömrün yettiğince öğrettiğin dine inananlar öylesine çoğaldılar ki, dünyamızda nefes alan her 5 kişiden birisi “Elhamdülillah Müslümanım” diyor. Artık müslüman ülkelerde çocuklar “müslüman” doğuyor Can Arkadaşım…Ne kadar güzel değil mi? Anneleri, babaları, yakınları yaşları büyüdükçe dinlerini, inançlarını, Allah’ı, seni anlatıyorlar… Onlar da öğrendikleriyle inandıkları dinin gereğini ve Allah’a ibadetlerini yapmaya çalışıyorlar… Nasıl mı yapıyorlar?..
Diğer müslüman ülkeleri görme fırsatı bulamadığım için yaşadığım ülkeden bahsedeceğim Can Arkadaş’ım… Tahmin ediyorum diğer ülkeler de din konusunda benim ülkemden pek farklı değil.
Büyük bir çoğunluğumuz, büyüklerimizden ne gördüysek ve ne duyduysak onları “din” kabul edip ibadetlerini yerine getiriyorlar… Asıl ve en önemlisi, bütün inananlar seni taklit etmeye çalışıyorlar. İbadetlerinde, sözlerinde, günlük yaşamlarında, giyim, kuşamlarında, hareketlerinde hep seni örnek almaya çalışıyorlar!.. Peygamberimiz şöyle demiş… Peygamberimiz şöyle yapmış… Hani Sen bir ayet tebliğ etmiştin “Allah’ın sözünden (hadisinden) başka söz yoktur!” … Sen öyle zannet Can Arkadaş’ım… İnananlar için bugün dinde en geçerli sözler Sen’in sözlerin…
Seni ne kadar mı tanıyorlar?.. Sen de biliyorsundur… Yüzyıllardır süre gelen bir “Kütüb-i Sitte” var. Bu kavram; altı büyük Muhaddisin altı büyük kitabı manasına gelen bir deyiş. Her biri senin ölümünden yaklaşık iki yüz yıl sonra doğmuş, ama sanki seninle aynı mahallede yıllarca yaşamış gibi, senin ağzından cümleler kuran insanların kitapları.
Düşünebiliyormusun Can Arkadaş’ım? Senin ölümünden yaklaşık iki yüz yıl sonra doğan muhaddis denilen bu insanlar (yaklaşık 10 nesil sonra), sanki yıllarca seninle yaşamış gibi günümüz insanlarına seni anlatmışlar bu kitaplarında. Teknolojinin akıl almaz bir boyutta ilerlediği, Foton çağının eşiğinde bulunduğumuz bir dönemde ben, büyük büyük büyük dedemin (benim 5. Kuşağım) adını dahi bilmiyorum. Ama “Kütüb-i Sitte” nin muhaddisleri, o günün olmayan teknolojisinde ve ölümünden yaklaşık on nesil sonra senin ağzından konuşarak, sanki sen söylemişsin gibi laflar edip, insanları bu laflarla yüzyıllardır kandırdılar. Hala kandırmaya devam ediyorlar!.. Aynı evde yaklaşık 35 yıl geçirdiğim rahmetli annemin ağzından çıkan yüz cümleyi yazamam!.. Bire bir yaşamama rağmen! Ama bu muhaddisler senden on kuşak sonra yaşamalarına rağmen, binlerce, onbinlerce cümleyi senin ağzından yazabiliyorlar ve inanan(!) insanlarım bu rivayetler üzerine sanki yeni bir din kuruyorlar!
Can Arkadaş’ım… Senin anlayacağın, senin bizlere tebliğ ettiğin Allah’ın Dini, yüzyıllar öncesinden uydurulmuş ve güya senin ağzından söylenmiş cümlelerle “Uydurulmuş Din” haline getirildi.
Biliyorum.. Sen bizlere Araf Suresi 3. Ayetini tebliğ ettin;
“ Rabbinizden size indirilene uyun; O’nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz?”
Evet Can Arkadaş’ım… Allah’ın bu ayetini bize sen tebliğ ettin. Ne dedin? “ Rabbinizden size indirilene uyun; O’nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz?” Ülkemde yaşayan Müslümanlar senin bize ilettiğin bu ayet yokmuş gibi, Allah’ın indirdiğine uymuyorlar! Yüz yıllardır senin ağzından söylenmiş gibi uydurulan rivayetlerle insanlara yanlış bir din öğretiyorlar… Güya söylenenler senin laflarınmış! Hepsini sen söylemişsin! Sen yapmışsın!
Ben biliyorum ki; sen, bizlere tebliğ ettiğin Kur’an-ı Kerim’in dışında hiçbir şey söylemezsin, yapmazsın. Tebliğinde “Allah, peygamberler arasında ayırım yapmaz!” diyen sen, “Allah, kainatı Muhammed için yaratmıştır!..” der misin? Ama bahsettiğim muhaddisler ve bunlar gibi daha yüzlercesi bu cümleyi senin söylediğini söylüyorlar ve inananlarda seni daha bir başka görüyor, sana bir başka inanıyor, hatta tapıyor!
İnsanlarımız sana tapıyor dedim de… Can Arkadaş’ım… Bazı konular var ki, bildiğin gibi değil. Senin bize tebliğ ettiğin ayetlerde; Yüce Allah, kendisine ve sana itaat etmemizi emrediyor. Sen bunu birçok ayet ile bize tebliğ ettin. Ancak, inananlar, senin bizlere tebliğ ettiğin ayetlerden “sana tapmayı” anlıyor! Evet; bizler senin söylediklerini, senin yaptıklarını yapacağız. Ama bu, birilerinin söylediği gibi körü körüne olmamalı değil mi? Sen Maide Suresi 104. ayetinde bize neyi tebliğ ettin? “Onlara, Allah’ın indirdiğine ve resule gelin dendiğinde şöyle derler: “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter.” Peki, ataları hiçbir şey bilmiyor, doğru yolu bulamıyor idiyseler de mi?” Bize, Allah’ın sözlerini ilettin ve dedin ki; “Atalarınıza UYMAYIN!”… Onlar herşeyi doğru bilmiyor, hatta hiç bilmiyor olabilirler!” dedin… Dinleyen Kim? Varsa yoksa Atalar!
Yine Sen, Fatiha suresi 5. Ayeti ile Allah’ın “ ……… yalnız senden yardım isteriz!” emrini tebliğ ettin. Bizler ne yaptık? Camide namazımızı kılıp, kapısından çıkınca, istediklerimizi, aynı caminin içinde türbesi bulunan ve hepsi senin kulların olup, isimlerinin başına “hazreti” sıfatı eklediğimiz “filanca” lara ilettik. Yardımı onlardan istedik. Diz boyu şirke bulaştık! Bu dinsizliği halen yapmakta olup, hala atalarımızın(!) izindeyiz! Din ile ilgili çoğu bildikleri yanlış olan atalarımızın izindeyiz!.. Kur’an’dan habersiz olarak… İnanmayacaksın Can Arkadaş’ım ama, bizler hala hergün en az kırk kez Fatiha suresini okuyoruz ve Rab’bimize hergün en az kırk defa “ Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım isteriz.” diyerek Rab’bimizi de kandırıyoruz. Sonra da diyoruz ki, “Elhamdülillah Müslümanım!”
Neden atalarımızın sözlerine ve yaptıklarına bu derece düşkün olduk biliyor musun Can Arkadaş’ım? Rab’bim tarafından indirilen ve senin tebliğ ettiğin, Allah’ın Kitabı dediğin Kur’an-ı Kerim’i OKUMUYORUZ!.. İşin doğrusu bu. Okusak da ANLAMIYORUZ!.. Çünki çoğumuz kitabı anlamadığımız dil olan Arapça okuyoruz… Büyük bir çoğunluğumuz da, anlamını dahi bilmediğimiz ayetleri ve duaları ezbere, papağanlar gibi okuyarak ibadetimizi yapmaya çalışıyoruz. İbadetlerimizde Allah’a ne dediğimizi bilmiyoruz. Ben biliyorum ki; Sen de Yüce Allah gibi, bizim, okuduğumuzu anlamamızı, ibadetlerimizde ne dediğimizi bilmemizi istiyorsun. Onlarca ayet ile bizlere bunu tebliğ ettin. Ben ve benim gibi Kur’an’ı rehber edinip elinden düşürmeyen gerçek dindarlar, senin bize tebliğ ettiğin gibi yapıyoruz Can Arkadaş’ım. Aklımızı kullanıyor, düşünüyor, anlıyor ve ne dediğimizi biliyoruz.
Can Arkadaş’ım… Sen, bize tebliğ ettiğin ayetlerde dedin ki; “İbadetlerinizde Allah’ın yanına kimseyi koymayın! O’ndan başkasına ibadet etmeyin” … “Bizler yalnız O’na ibadet ederiz.” dedin. Ama inananlarımız öyle yapmadı Can Arkadaş’ım… Her namazımızda Sen’i de Allah’ın yanına koyup ibadetimize ortak ettik! Allah’a yapacağımız dualamızla yücelteceğimiz Sen’i, namazımıza ekledik. Hepimiz şirke bulaştık!.. Allah affetsin! Ama ben ve benim gibi düşünen Kardeşlerim, “Yalnız Sana ibadet ederiz!” dediğimiz Allah için namazlarımızı kılıyor, selamımızı verip namazımızı bitirdikten sonra ellerimizi dua için kaldırıp, başımız göğe bakarak, ilk duamızda seni anıyor, seni yüceltiyoruz. Allah’a, Sen’i en güzel makamında kabul etmesi için yalvarıyoruz.
İşte böyle Can Arkadaş’ım… Sadece dertleşmek istedim Sen’inle… İslamiyetin bugünki halini bir bilsen? Müslümanların dünyadaki durumunu bir bilsen? Sen, Allah’ın onlarca ayetinde “ Hala öğüt almayacak mısınız?”, “ Hala düşünüp aklınızı kullanmayacak mısınız? ” ve benzeri öğütlerini bize tebliğ etsen de bizler, tebliğ ettiğin ayette senin de “Benim kavmim bu kitabı bıraktı!” dediğin gibi, bu günde Allah’ın Kitab’ını okuyup aklımızı kullanmadığımız için yanlış bir yoldayız… Sapkınların yolundayız… Çoğumuzun okuduğu kitaplar velilerin kitabı! Ama ben ve benim gibi düşünenler, Allah’ın Kitab’ından başkasını tanımıyorlar!
Zaten bu kitaplar ve uydurulan çeşitli anlayışlar yüzünden onlarca parçaya bölündük… Hani Sen bir ayet ile Allah’ın “ Bölünüp, parçalanmayın!.. Fırkalara ayrılmayın!” emrini tebliğ etmiştin ya!..
Ahhh Can Arkadaş’ım ahhh! Onlarca fırkaya, mezhebe, tarikata, cemaatlere bölünmüş durumdayız… Allah’ın üç satırda tarif ettiği abdestimizi bile bölünüp farklı inançları paylaştığımız için farklı farklı almaktayız… Bazı yerlerde kıldığımız namazın şekli bile farklı! Ve bizler buna DİN diyoruz… Allah’ın emrettiği ama, Kitab’ında olmayan şeyleri yaptığımız UYDURULMUŞ DİN!.. Dediğim gibi bu yazdıklarım sadece benim ülkemde!
Sen’in bizlere tebliğ ettiğin Kur’an-ı Kerim’in yolundan gitmeyen, sadece “Müslümanım” diyen insanlar ve onların uydurdukları din ile ilgili yazacak o kadar çok şey var ki!
Çok üzgün olduğunu tabii ki biliyorum Can Arkadaş’ım! İnşallah düzelir, inananlarımız yanlış yoldan dönüp doğru yolu bulurlar diye çabalıyoruz… Allah izin verdiği sürece çalışmalarımız bu yönde olacak…
Bıkmadan… Usanmadan!
Selam ve Dua ile,
Fikret ARMAN

No comments :

Post a Comment